Kaderimizi Biz mi Yazıyoruz, Yazılmış Kaderi mi Yaşıyoruz?
Öncelikle bu konuyu anlamak için kaza ve kaderi anlamamız
gerekmektedir.
Kaza: Kaza, Allah'ın önceden buyurduğu ve belirlediği bir şeyin zamanı
gelince Allah'ın iradesi ve takdiriyle meydana gelmesi ve şekillenmesidir. Bir
şeyin zamanı gelince meydana gelmesidir.
Kader: Kader sözlük anlamı olarak bir şeyi ölçü ve miktara göre yapmak
ve belirlemek anlamındadır. Dini açıdan Allah'ın en başından en sonuna kadar
her şeyin zamanını, özelliğini, yerini önceden bilmesi ve takdir etmesidir.
Kader Allah'ın belirli bir ölçüye göre düzenlenmiş olan ilahi bir kanunudur.
Her şeyin bir kaderi vardır. Bir şeyin başlangıcı ve sonu arasında
geçen her şey kaderdir. İnsanında doğumu ve ölümü ile arasında geçen her şey,
Allah'ın iradesi ile her şeyi önceden bilip şekillendirmesi ve tayin
etmesiyledir. Buna insanın kaderini önceden belirli olarak yaşaması
diyebiliriz.
Allah insanı hür yarattı ve kendi seçimleri doğrultusunda kaderini
belirleyerek hayatını önceden şekillendirdi. Allah'ın her şeyi önceden bilmesi
onun kudreti ve ilmiyledir. İnsanın kendi seçimleri doğrultusunda Allah
kaderini önceden belirler. İnsanın nasıl yaşayacağı önceden bellidir.
Allah Olmuş ve Olacak Her Şeyi Nasıl Bilir?
İnsanlar kaderimizi biz mi yazıyoruz yazılmış kaderi
mi yaşıyoruz sorusu karşısında çıkılmaz bir yola girmiş gibi hissettiriyor.
Şöyle ki ; “Eğer kaderimizi Allah yazıyorsa, cehennem neden var, biz bir
tiyatro oyununda gibi yazılmış kaderimizi yaşıyoruz ve dünyada yapmış olduğumuz
günahlar bize ait olmamalı.” dedirtiyor insana.
Eğer kaderimizi biz yazıyorsak akıllara gelen ilk
soru da şu oluyor. “Allah o zaman geleceği bilmiyor mu?
Öncelikler bu konuya bir açıklık getirelim. Allah
bizi insanlığın başlangıcından ve hatta akıllara gelebilecek her şeyin
başlangıcından daha öncelerini ve yarattığı her şeyin ne zaman sona ereceğini,
nerede ne yapılacağını biliyor. Evet yukarıda yazmış olduğumuz kaderimizi ve
geleceğimizi Allah biliyor ve yazıyor. “Peki ya neden günahlar bizim oluyor?”
sorusunu aşağıda açıklayacağım.
Allah bizlerin geleceğini nasıl
görüyor ve biliyor bunu şablon ile gösterelim.
Diyelim ki
bu ayna sizin elinizde.
Biz bu
aynayı ne kadar yakından tutar isek o kadar görüş açısı daralır ve aynadaki
yansıma daha az olur. Biz bu aynayı yakın mesafeden doğduğumuz günün ve şu an
ki yaşantımızın üzerine tutar isek o aynanın yansımasında doğum ve bu güne
kadar olan yaşanmışlıkları yansıtacak.
Biz bu
aynayı biraz daha yukarıdan tutar isek o aynanın yansımasında “Doğum,
yaşadıklarımız, şu anki yaşantımız,
gelecekte yaşayacaklarımız ve ölümümüzü” yansıtır.
Biz bu
aynayı biraz daha yukarı kaldırırsak bu aynanın kapsadığı alan daha geniş olur.
(Biz bu aynayı arşa kaldıramayacağımız için ayna yerine Allah yazdım.)
Evet Allah
bizi daha geniş kapsamda gördüğü için bizlerin ölümden sonrasını ve ahiretteki
geçireceğimiz ahvalimizi de görüyor, biliyor arkadaşlar.
Allah
Doğmamış, doğurmamış olduğu, Ezelden ve Ebede kadar var olduğu için bizlerin
nerede ne yapacağını gelecekte neler ile karşılaşacağımızı her şeyimizi bilir.
Aslında her
şey Allah katında bir nokta hükmündedir. Bunu da bir şablonda gösterelim.
Büyük daire
Allah’ın kapsadığı daire gücük daireler ise Allah’ın yaratmış olduğu zaman ve mekândır.
Allah zaman ve mekânı kendisi yarattığı için zamandan ve mekândan münezzehtir.
Allah muhtaç olmayandır. Biz Allah’ın dairesini ne kadar büyütür isek zaman ve mekân
dairesi o kadar küçük kalacaktır ve küçülecektir, Allah’ın dairesi
genişledikçe, zaman ve mekân dairesi bir nokta hükmünde kalacaktır. Böylesine
büyük ve kudret sahibi olan Allah elbette bizim nereye gittiğimizden tut nereye
gideceğimize kadar her şeyi bilecektir.
Evet,
yukarıda akıllara takılan sorunun cevabına gelelim.
Allah’ın bizim nerede ne
yapacağımızı bilmesi ve bizim yazılmış olan kaderi yaşamamız bizleri
günahlarında bizim olmadığı anlamına gelmez. Evet, kaderimiz Levh-i Mahfuz’a
yazılmıştır. Ama bizler yazılmış kaderi tiyatro misali oynamıyoruz. Bunu da bir
örnek ile anlatalım; sizler kendinizi bir öğretmen olarak hayal edin sizler
uzun süredir bu öğrencilerinizi takip ettiğiniz için, hangi öğrenci çalışkan
hangi öğrenci tembel ayırt edebilirsiniz. Şimdi bu öğrenciler içinde en
çalışkan öğrenci Hasan en tembel öğrenci ise Hüseyin diyelim, sizler bu
öğrencilerinize bir sınav yapacağınızı söylediniz ve sınav kâğıtlarını
dağıttınız. Sınava başlayın demeden önce de elinizde bulunan boş bir kâğıda “Hüseyin bu sınavdan başarısız alacak.”
yazsanız. Sınavın bitiminde Hüseyin bu sınavdan başarısız olsa siz “Hüseyin bak ben buraya; Hüseyin bu
sınavdan başarısız alacak yazdım sen bu yüzden başarısız aldın”
demeye hakkınız olamaz çünkü sizin oraya yazmış olduğunuz cümle Hüseyin’in
sınavını etkileyemez. Aynı şekilde Hüseyin de size “Öğretmenim siz oraya; Hüseyin bu sınavdan başarısız alacak yazdığınız
için ben bu sınavdan başarısız aldım.” demeye hakkı olamaz.
Aynen öyle de
bizler de Allah’a “Sen benim için günah işleyecek yazdığın için ben günah
işledim. Sen oraya yazmasaydın ben o günaha girmeyecektim.” Deme gibi bir
hakkımız olamaz.
Bir örnek
daha verelim; sizler kendinizi bir fabrikatör olarak hayal edin ve bu fabrikada
robot üretildiğini düşünün. Sizler bu robotların bütün kabiliyetini bileceğiniz
için size müşteriniz gelip; “Bu robot merdiven basamaklarını çıkabiliyor mu?”
dediğinde siz bu soruyu rahatlıkla cevaplayabilirsiniz.
Evet yukarıda verdiğim örnek gibi Allah (c.c.) bizleri yarattığı için bizim
hangi kabiliyetlere sahip olduğumuzu ve neleri isteyeceğimizi neleri
istemeyeceğimizi biz dünyaya gelmeden bilir ve onları Levh-i Mahfuz’a
yazmıştır. Yani bizler orada yazıldığı için değil biz ne yapmak istiyorsak onu
yaşarız.
Diğer Yazılarımızı Okumak İçin Aşağıdaki Linklere Tıklayabilirsiniz.
♥Aşk Acısı♥
Deccal Kimdir??? !!!!
Dert Etme Dua Et
Allah'ı Tanıyalım
Allah Bizi Yarattıysa (Haşa) Allah'ı Kim Yarattı?
Namaz Kılmıyorum Ama !!!! Benim ♥ Kalbim Temiz..!!!!
Yorumlar
Yorum Gönder