Dert Etme Dua Et

     İnsanlar Neden Dertlidir?
     
     Gördüğümüz üzere her insanın kendine göre bir derdi vardır. Biz insanoğlu olarak, dünyadaki dertlerimiz bizler için birer sınavdır yani bizleri dünyada sınamak içindir. Dert başa geldiğinde der; "Ben senin sabrını sınamak için geldim, vaktim dolunca gideceğim." .

     Bildiğimiz üzere bizler dünyaya sınav için gönderildik. Bu sınavdan ancak imanlı, ibadetlerini yerine getiren, sabırlı ve tövbekar kullar geçecektir.

     Bizler dert dediğimiz her şeyi de sabır, tövbe, dua ve ibadet ile geçirerek bizler iin en hayırlı olanı yapmış oluruz.

      Dertlerimizi biraz olsun hafifletmek için bir kaç örnek ile anlatım yapalım.

     Ezanlar Neyi Anlatır? 

     Ezan okununca namaz vaktinin geldiğini namaz kılınması gerektiğini söyler. O ezan sabah ezanı ise sabah namazının öğle ezanı ise öğle namazının, ikindi ise ikindi, akşam ise akşam, yatsı ise yatsı namazının kılınması gerektiğini hatırlatır ve bildirir. Dertlerimiz de aynen öyle ki bizlere dua vaktinin geldiğini ve çarenin Allah'tan geleceğini hatırlatarak istememiz gerekeni Allah'tan istememizi söyler. Bu dönem içerisinde iken bizler sabırlı ve tövbekar olursak Allah bizlere mutlaktır ki bir çıkış kapısı gösterecektir.

     Bilgisayar Güncellemesi ve Dertlerimiz.

     Aslında bizlerin dertleri de bir bilgisayarın güncellenmesi gibidir. Nasıl ki bir bilgisayar güncelleme yapar, bu güncellemede veri depolaması yapar. Öyle de bizlerin başında dert olunca aynı bilgisayar güncellemesi gibi bilgi depolar ve tecrübe sahibi oluruz. Buna bir örnek verecek olursak; borçlu olan bir kişi kendisini sürekli borçtan kurtulmaya odaklayıp bu duruma çare ararken aynı bilgisayar gibi kendisini günceller ve tecrübe edinir. Bu zaman içinde neyi yapması gerektiğini, neyi yapmaması gerektiğini tecrübe eder ve adımlarını o yönde atar, bu durumda da gelecekte aynı dert başa gelince bu tecrübeleri kullanır.

     Bize Ait Olan Nedir? 

     Bir hikaye ile başlayalım.

Birisi; Hz. Ali (r.a.)’a geldi ve;

“O kadar dertliyim ki çok fazla sıkıntım var!” dedi.

Hz. Ali (r.a.) ;

“İki soru soracağım, cevabını verip dermanını bulacaksın."dedi.

Adam; “Sor Ya Ali!" dedi.

Hz. Ali (r.a.) ; “Dünyaya geldiğin zaman bu dert seninle birlikte mi dünyaya geldi?”

Adam; ”Hayır.”

Hz. Ali (r.a.) ; ”Dünyadan giderken bu dert seninle birlikte olacak mı?

Adam; ”Hayır” dedi.

Hz. Ali (r.a.) son olarak şöyle buyurdu;

“Seninle birlikte gelmeyen ve giderken de seninle birlikte olmayacak olan bir dert, senin bu kadar zamanını almamalı. Sabırlı ol. Yeryüzündekilere çok ümit bağlamaktansa yüzünü Alemlerin Rabbine çevir.”

     Yukarıda Hz. Ali'nin de anlattığı gibi biz dünyaya dert ile gelmedik, giderken de aynı dert ile dönmeyeceğiz. Peki ya bizimle gelmeyen ve bizimle gitmeyecek olan derdi neden bu kadar büyüterek aşılmaz bir dağ yapıyoruz?

     Bizler bizim elimizde olanlara bir bakalım.
     
     Neyimiz var?
     
     Elimizdekiler bizim mi?

     Bir şeyin benim olabilmesi için ne yapmam gerekir?

     Herhangi bir şeyin benim olabilmesi için bende kalıcı olması gerekmektedir. Örneğin; benim telefonum var parası ile verdim aldım. Peki bu telefon gerçekten benim mi? O telefonun benim olması için; ben bu dünyadan göçerken bile benimle gelmesi gerekmektedir. Çünkü benimdir. Biz bu dünyadan ebedi hayatımıza götüremeyeceğimiz hiç bir şeyi bizim de sahiplenmememiz gerekmektedir. Bedenimizi bile dünyada bırakacak iken bizim olan hiçbir şeyimiz yoktur. Peki, bizim olan neyimiz var? Bizim olan tek şey günahlarımızdır. Peki ya sevaplarımız. Evet sevaplarımızın da bizim olmadığını düşünüyorum. Bir örnek ile anlatalım. Örneğin; bir padişah var ve bunun yanında hizmetlileri var, padişah bu hizmetlilerinden birine görev verip. Halkından birine bir sandık hazine gönderse, o hazineyi alan şahıs o hizmetkara minnet etse yanlış olur. O hizmetkar da bu hazineyi kendisi getirdiğini öne sürse de yanlış olur. Doğru olanı o hazinenin bir padişah tarafından geldiğini her iki tarafında bilmesidir. Bu iyilik bir padişah tarafından bize gelmiştir, bunu bize getirenler ise sadece vesile olanlardır. Ama günah öyle değildir aynı hikayeyi şöyle düşünelim. Padişah hizmetkarına o hazineyi verip şu şahsa götür der. Ama o hizmetkar o hazineyi ulaştırması gerektiği yere ulaştırmaz ise işte bütün suç onundur. O hizmetkar kendi yaptığından dolayı mes'uldür. Yani günah hizmetkardadır. Bizler de Allah'ın birer hizmetkarı isek her şeyimizi veren odur. O yüzden sevaplarımızı da veren odur ki bizim başkasına yapmış olduğumuz iyilikte Allah’tan gelmektedir. Ama ki biz iyilik yapmaz isek bütün günahları boynumuza madalyon takar gibi takmış olur ve onları ahirete kadar götürürüz. Şimdi bizim olan tek şey günahlarımız ise bizim dert diye düşündüklerimiz de bizim değildir. Bizler sadece emanetçiyi. Bizim olmayan derdimiz de bizi bu dünyada bu kadar etkileyecekse bu etkileri de bizim boynumuza madalyonlarını takar ve gider. İşte bizim asıl derdimiz dünyada olanlar değil dünyada madalyon gibi boynumuza takıp ahiretimize götüreceğimiz günahlarımızdır.

     Zor Sorular Zeki İnsanlara Sorulur.

     Şuan ki derdimizi bir kenara bırakıp geçmişte yaşadığımız zorlukları düşünelim, bu yaşamış olduğunuz zorluklar, şuan ki durumunuzdan daha kolay geçiyor ise, zaten siz daha büyük zorluklara karşı dik durabilmiş siniz. Bu durumda şuan ki derdiniz kâle alınır bir dert değildir. Ama eğer ki şuan da yaşamış olduğunuz sıkıntılar zorluklar ve dertler geçmişteki zorluklara göre daha çetin ise, yukarıda yazdığım gibi zor sorular zeki insanlara sorulur cümlesi ile anlatmaya çalışalım; 

     Şöyle düşünelim bir öğretmen sınıfta 1+1 in kaç olduğunu öğretir ve bunu bütün öğrencilere sorabilir. 1+2=? sorusunu ise 1+1 =? bilemeyen öğrencilere  sormaz çünkü daha öğrenci 1+1= kaç olacağını hesaplayamayacak durumdadır. 1+2=? sorusunu daha zeki öğrencilere sorar ve onların ilerleme kaydettiğini bu şekilde anlar. Şimdi şunu düşündük bunun bizim derdimiz ile ne alakası var diye düşündük. Çok alakası var. Bizlerin de Allah için birer öğrenci hükmündeyiz ki bizim dertlerimiz de sınavımız da bu öğrenciliğimize ve derecemize bakarak geliyor.

     Geçmişte onca dert çektik ve biz o sınavları başarı ile geçtik, demek ki bizim başımızda olan sıkıntımız, derdimiz, zorluklarımız da geçici ve bu bize verilen bir sınav. Zaten ki bizler dünyada bir sınava tabiyiz. (Öyle bir sınav ki kitaba bakmak serbest). Evet geçmişte onca zorluğu geçen bizler bugünkü zorluğu da geçireceğiz.

     Terapiye Ne Dersiniz?

      Evet şimdi can alıcı noktaya gelip biraz terapi yapalım ne dersiniz. 

     Bu anlatacağımı okuduktan sonra bir düşünelim gözlerimizi kapatalım. 

     Bizim bu derdimiz ne kadar büyük bizi ne kadar zor duruma düşürebilir?

     Bizi dünyada mı küçük düşürür yoksa ahiretimizi de etkiler mi?

     Bize kalıcı bir şeyi var mı?

     Bunları düşündükten sonra akşamına öleceğinizi ve her şeyin yarım kalacağını düşünün ölümle derdinizi bağdaştırın. İşte ölümü düşündüğün anda her şey bitiyor. 


"Ölüm İnsanın Ensesinde Duran İnce Bir İpe Bağlı Satır Gibidir."
"Ne Zaman Düşeceği Belli Olmaz."

     Borcun mu var? 

     Annen ve baban ile mi kavga ettin?

     Arkadaşların ile sıkıntı mı yaşadın? ve bir sürü dünyevi dertler. Hangisi ölüm gelince kaybolmadı? Hepsi bir anda çöktü. Hiçbir derdin hükmü kalmadı. Çünkü ebedi göç başladı bir anda dünyevi dertlerin yerine ahiret için eksik kalan hizmetlerin geldi aklına ve o dünyevi dertler bir anda ahiri dert oldu. İşte öyle ki dünyada dert, dert değildir.

     Neden Hep Benim Başıma Geliyor?    

     Dert konulu yazımı bitirmeden önce bir yönden daha ele almak istedim.

     Herkes şunu düşünür.

     Neden benim başımda böyle bir dert var?

     Neden hep benim başıma geliyor?

     Eğer derdimiz var ise seviliyoruz demektir. Allah bizlere dert veriyor ise “Bu dünyada daha kendini kurtarmaya vaktin var sen benim değer verdiğim kullardan sın. Sen bütün sınavları geçtin ve bu sınavlar senin ebedi hayatında sana daha çok güzelliklere kavuşturacak." demektedir. İşte bizlerin başında ne kadar dert var ise Allah (c.c.) bizi o kadar görüyor ve o kadar seviyor. Çok değer veriyor. Bizler, isyan etmek "Neden hep beni buluyor?" demek yerine, Rabbimize yüzümüzü dönüp, Rabbim beni gören ve kendini hatırlatan sensin ve beni seviyorsun, sana şükürler olsun, dememiz gerekmez mi? Eğer dertlerimiz olmasaydı işte o zaman demeliydik “Biz bir kusur, bir günah mı işledik de hiç bize şefkat tokattı vurulmuyor?” …… 


Diğer Yazılarımızı Okumak İçin Aşağıdaki Linklere Tıklayabilirsiniz.

♥Aşk Acısı♥

Kaderimizi Biz Mi Yazıyoruz, Yazılmış Kaderi Mi Yaşıyoruz?

Deccal Kimdir??? !!!!

Allah'ı Tanıyalım

Allah Bizi Yarattıysa (Haşa) Allah'ı Kim Yarattı?

Namaz Kılmıyorum Ama !!!! Benim ♥ Kalbim Temiz..!!!!



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaderimizi Biz mi Yazıyoruz, Yazılmış Kaderi mi Yaşıyoruz?

♥ Aşk Acısı ♥

Allah Bizleri Neden Sınava Tabi Tutuyor?