♥ Aşk Acısı ♥
Aşk nedir?
Aşk: Herkes aşkı farklı tanımlayabilir, kimileri
tanımlanamaz der, kimileri anlatılamaz. Benim aşka tanımım ise sevginin ileri
derecesidir.
Peki ya sevmek nedir?
Sevmek – Sevgi: Sevgi doğuştan gelen bir kabiliyettir. Sevginin sınırları da yoktur, insanoğlunda sonsuz bir sevme kabiliyeti vardır ki bu da insanoğlunun sonsuz ile bir bağlantısı olduğunu gösterir. Sevgiyi anlayabilmeniz için bir şemada gösterelim.
Resimde gördüğümüz gibi sevginin ileri seviyesi aşk,
nefretin ileri seviyesi kindir. Bunlardan aşk ve kin tehlikelidir. Bizler
insanoğlu olarak herkesi sevebilir ve ya herkesten nefret edebiliriz. Şekilde
görünen her bir sütunu sevdiğiniz ve ya nefret ettiğiniz bir birey ya da bir
nesne, yiyecek, içecek, giyecek, vs. olarak düşünün. Hayatta o kadar çok
sevdiğimiz ve sevmediğimiz kişi ve her şey var ki bunları bu şekle sığdırmak
mümkün değil. İşte onca şeyi sevebiliyor insan yani sevmenin dairesi
genişliyor. Birde sevgide sınırları aşmak var aşk gibi o kadar çok seviyoruz ve o kadar çok şeyin içinde kimisini
az kimisini çok seviyoruz.
Aşk acısı denince aklıma bir sürü şey geliyor. Bunlardan bir
kaç tanesini yazalım. Aşk acısı denince aklıma araba alarmı geliyor, çamaşır
makinesine bulaşık atmak gibi bir şey geliyor, kırılmış ayna parçaları geliyor.
(ne alaka dediğinizi duyar gibiyim.)
Araba hangi durumlarda alarm verir. Araca bir tehlike ve tehdit durumu
olunca sahibini çağırır gibi acı çığlıklar atar. İşte bizim kalbimizde o
şekilde aşk acısı çekerken sahibini çağırırcasına acı çığlıklar atar. Ama
sahibi, âşık olunan değil, o kalbi
oraya koyandır, çünkü o
kalbi oraya koyan, bize sonsuz sevme kabiliyeti veren, sana o âşık olduğun
kişiyi dünyada can veren Allah’tır. Bize bu sonsuz sevme kabiliyetini veren
Cenab-ı Hak iken bizim bu sonsuz sevme kabiliyetini fani olana vermemiz ne
kadar doğru?
Bizler bu sonsuz sevgimizi taşıyabilecek olan birine verirsek daha mutlu
ve huzurlu oluruz. Bu sevgiyi taşıyabilecek olan da Allah’tır. Örneğin;
aklımızda bir musluk canlandıralım ve bu musluktan akan su ise bizim sevgimiz.
Biz bu sevgimizi istediğimiz zaman arttırıyor istediğimiz zaman ise
kısabiliyoruz. Ama bu sevgi hiç tükenmiyor. Sevdiğimiz kişiyi de bir kap olarak
düşünelim, biz o musluktan akan sevgimizi o kaba dolduralım ve şiddetini arttıralım.
Bunu yapınca o kap bu sevgi baskısına dayanamaz ve parçalanır, bu parçalanma
sevgilinin senden gitmesi demektir. Sen bu durumda acı çekmeye başlarsın. Artık
ona akıttığın sevgi çeşmen boşa akıyordur ve her boşa giden damla canını
yakıyordur. Senin kalbin bir araba alarmı gibi sana alarm veriyordur. Sana “Sonsuz sevgiyi fani olana yükleme. Boşa
akıttığın sonsuz sevgiyi gene bu sevgiyi kaldırabilecek olana ver sonsuz olana
ver.” diye haykırıyordur. Bizler bunu aşk acısı olarak anlarız. Sanki
sevilen geri gelse her şey düzelecek gibi düşünürüz. Aslında öyle değildir.
Çünkü o parçalanmış kabı yapıştırırsın ama eskisi gibi olmaz bir yerlerden
sızar ve sen o gene gidecek diye o kadar şiddetli sevemezsin onu.
Çamaşır makinesine bulaşık atmak düşününce bile ne kadar saçma bir şey
değil mi? Peki ya bununla ne alakası var? Şimdi sizden gerçekten çamaşır
makinesinde bulaşık yıkamayı düşünmenizi istiyorum. Hayal gücünü zorlayalım! J Kırılmış tabaklar bardaklar birbirine girmiş
kaşıklar çatallar ve bozulmuş bir makine. İşte biz fani olana o kadar sevgiyi
yükleyince o kaldıramıyor parçalanıyor ve ayarları bozuluyor. Sevdiğimiz
gidince de biz her şeyi karıştırıyoruz ve o bulaşıkları çamaşır makinesine
atıyoruz her kırılan tabak canımızı acıtıyor bedenimizde yarıklar açılıyor.
Gene yanlış sonsuz sevgimizi yanlış yere harcadığımızı anlatıyor.
Şimdi bir de güneşi düşünelim ve biz o güneşin ışığını bundan sonra bizzat
değil, sadece bir ayna yardımı ile bize ulaşacağını düşünelim ve hayal edelim.
Biz bir süre sonra o aynayı bizim gerçek güneşimizmiş gibi görür ve öylesine o
aynaya değer veririz. Sevgilimiz olunca ayna misali ışığımızı sevgilimizden
alıyor gibi görmeye başlarız ve onun etrafında dönmeye başlarız. Bir gün o ayna
kırılınca her şey bitti güneşsiz kaldım diye düşünür ve kendimizi karanlıkların
dibine çekeriz. Aslında güneş ışığından bir şey kaybetmemiştir. Her zamanki
gibi parlaklığını korur ve etrafa ışık saçmaya devam ediyordur. Bizler o ayna
kırıldı diye karanlığa değil gerçek güneşin var olduğunu unutmayarak o
hüzünlerden kaçalım.
Nasıl sevmeliyiz?
Peki, biz hiç sevmeyelim mi?
Evet, sevgimizi sonsuz olana
verelim ama anne baba sevgisi de mi olmasın?
Tabi ki bizlere bir sevgi
verildi ise herkesi seveceğiz, şöyle bir söz vardır “Yaratılanı severim
yaratandan ötürü.”
Peki, nasıl seveceğiz?
İşte can alıcı noktamız
yukarıda anlattığım gibi musluk ve kabı gene hatırımıza getirelim. Musluğu
kapatmak senin elinde. Sevdiğini dilediğin kadar
sevmek senin elinde. Sevilenin
kabını istediğiniz kadar büyütebilirsiniz ama dikkat edilecek nokta şu ki; o kabı asla taşırmayalım, o kabı sınırları
çerçevesinde dolduralım yetmedi ise o kabı büyütelim ama taşırmayalım. O kabı
büyütmek te senin elinde istersen bir derya kadar büyük tut istersen bir
çay bardağı kadar küçük ama taşırma. (Tsunami yapmaya gerek yok.J) Geri kalan sevgimizi Sonsuz olan ALLAH’A verelim ki mutlu ve sevgi
içinde yaşayalım.
Sevgiliyi nasıl sevmeliyiz?
Allah der ki: "Kimi
benden çok Seversen, onu senden alırım." ve ekler:
"Onsuz
yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım."
İnsan
ister, istemez sevgiliyi severken ipin ucunu kaçırıyor ve sevgili gidince sudan
çıkmış balığa dönüyor insan. Ama biz bunu sürekli o sevgilinin Allah’tan
geldiğini ve bize verilmiş hediye olduğunu düşünerek sevelim. Onu bir emanet
olduğunu unutmayalım ve emanete hıyanet etmeyelim. Rabbim bizim karşımıza o
kadar çok güzellikler veriyor ki biz bu güzellikleri şiddetli sevgimiz ile
mahvetmeyelim. Çünkü bize verilmiş olan sevgi her şeye yeter. Zaten bizlere bu
kabiliyeti veren Cenab-ı Hak her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş,
planlamış, ölçmüş, biçmiş vermiş ve hiçbir noksan bir yer bırakmamış.
Kalbimiz fani olanla acı sonsuz olanla huzur bulur. Allah’ı seven yarı yolda
kalmaz, Allah’ı seven aşk acısı çekmez, Allah’ı seven onun yarattıklarını da
sever.
EN ÇOK SEVİLMEYİ HAK EDEN HAKKIN TA
KENDİSİDİR. HAK BİZE VERMESEYDİ BİLİR MİYDİ KUL SEVMEYİ SEVDİRMEYİ AŞKI? HAKKI
SEVELİM.
Ya Baki Entel Baki…
Diğer Yazılarımızı Okumak İçin Aşağıdaki Linklere Tıklayabilirsiniz.
Kaderimizi Biz mi Yazıyoruz Yazılmış Kaderi mi Yaşıyoruz?
Deccal Kimdir??? !!!!
Dert Etme Dua Et
Allah'ı Tanıyalım
Allah Bizi Yarattıysa (Haşa) Allah'ı Kim Yarattı?
Diğer Yazılarımızı Okumak İçin Aşağıdaki Linklere Tıklayabilirsiniz.
Kaderimizi Biz mi Yazıyoruz Yazılmış Kaderi mi Yaşıyoruz?
Deccal Kimdir??? !!!!
Dert Etme Dua Et
Allah'ı Tanıyalım
Allah Bizi Yarattıysa (Haşa) Allah'ı Kim Yarattı?
Bu güzel paylaşım için blog sahibine çok teşekkür ederim ve ben de bir yazı yazdım. Aşk acısı nasıl geçer konusunda. Tıklayıp inceleyebilirsiniz.
YanıtlaSilTeşekkürler
Sil